top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıDeniz Sözmen

Kariyer hakkında gerçekten ne biliyoruz ?

Güncelleme tarihi: 28 Tem


Kariyer kavramının etkileri 16.yy.dan bu yana giderek büyüdü ve hayatımızda önemli bir yer edindi. Kariyer ile ilgili 16.yy. dan beri birçok kitap yazıldı ve aslında bu kitaplar sayesinde daha tartışılır hale geldi. Kariyer'in ve insan hayatının değişen koşullara nasıl ayak uydurduğu, değişim ve gelişim gösterdiği, 1970’li yıllardan bu yana bilim adamlarının gözde konularından oldu. Kariyer için geleneksel yoldan “çalışma yaşamında ilerleyerek başarı elde edebilmek amacıyla, izlenen yol, süreç veya çalıştığı alan” diyebiliriz. Günlük dilde ise kişinin hayatı boyunca edindiği tecrübe ve bilgilerle kendini geliştirerek seçtiği meslekte üretken bir şekilde ilerlemesi gibi kelimelerle tanımlanmaya çalışılan bir kavram. Aslında doğru olan kariyer kavramının kişiden kişiye, beklentilerine bağlı ve kişinin bakış açısı doğrultusunda değişiklik gösterdiği.


Günümüzdeki tüm teknolojik gelişmeler ve rekabetçi koşullar, kariyer kavramının "örgütsel ve bireysel" uygulamalarına geleneksel kariyer anlayışından çok daha farklı boyutlar kazandırdı. Geleneksel kariyer anlayışındaki bu değişim ve gelişimle beraber, artık kariyeri yönetme ve yönlendirme sorumluluğu işletmelerin katı kuralları yerine kişilerin sorumluluğunda yani aslında olması gerektiği gibi..


Biraz da "yeni kariyer anlayışı" ile "geleneksel kariyer anlayışı" üzerine konuşalım. Geleneksel yaklaşım dediğimiz, süreçlerin yavaş işlediği, kuralcılık, uygulamaların gizli, saklı yürütüldüğü ve örgütle sınırlı kariyer anlayışı demek oluyor. Yeni kariyer anlayışın da ise çalışanların önünü net görebildiği bir kariyer yolu, hak ettiği ücreti aldığından veya alacağından endişe duymadığı, terfi gibi beklentilerinin karşılandığı bir yapı, aynı zamanda ailelerine ve arkadaşlarına da istedikleri gibi zaman ayırabildikleri ideal dünyadan oluşmakta. Kariyer geleceğinin belirsizliğinin özellikle yeni kuşağın psikolojisini ciddi şekilde etkilediği ise araştırmalarla kanıtlanmış bir gerçek.


Gelinen rekabetçi dünyada, trendleri takip eden ve hızlı adapte olan organizasyonlara duyulan güvenin beraberinde getirdiği pozitif etkileri mutlaka görüyoruz. Bunu yakalayan yapıların çalışanları, kendini daha fazla geliştirmek isterken aslında kendisiyle beraber şirketinin de ilerlemesini hedefliyor ve bununla motive oluyor. Yeni kuşak artık "Çalıştığım şirkette kariyer ne anlama geliyor?" dediğinde, onlar için bu sadece maddi güç elde etmek, daha fazla saygınlık görmek veya üst yöneticilik seviyelerine gelmek demek değil. Sadece kendi başarı hikayeleri de onlar için yeterli gelmiyor. Diğer bölümlerdeki yani tüm yapı içindeki başarılardan da etkilenip motive oluyorlar. İşte tam da bu yüzden uyguladığımız süreçler asla kişi odaklı olmamalı, kişiye göre değişmemeli, standardizasyonu olmalı. Şirketlerde güven kazanmanın birinci kuralının eşitlik olduğunu hepimiz biliyoruz.


Eskiden yöneticilerin fazla organizasyon değişikliği yapan kişilere bakış açısı “bir yerde dikiş tutturamaması” iken yeni dönemde eğer kişinin tatmin edici açıklamaları varsa biz İK'cılar bunu “deneyim zenginliği” olarak görüyoruz ve bizim için asıl önemli olan organizasyona farklı bakış açılar katması oluyor. Bu bahsettiklerimi uygulamanın kolay olmadığını biliyoruz, değişimin zorluğunun farkındayız ancak her zaman daha ileri!


Sağlıkla kalın!

Deniz Sözmen

79 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Комментарии


bottom of page